Ana içeriğe atla

GEZEGEN: JÜPİTER

JÜPİTER Güneş Sistemi'nin uzaklık olarak beşinci gezegenidir. Kütlece ve çap olarak sistemdeki en büyük gezegendir. Aslında Jüpiter gezegeni Güneş Sistemi'nde bazı özelliklerinden dolayı 'enlerin gezegeni' olarak sınıflandırılabilir:

Jüpiter gezegeni Güneş Sistemi'nde en büyük kütleye ve çapa sahiptir. Aynı zamanda kütlesi, diğer gezegenlerin kütleleri toplamının 2.5 katıdır.
Kendi etrafında dönüş süresi en kısa olan gezegendir.
En büyük manyetosfere ve en güçlü manyetik alana sahiptir.
Güneş Sistemi'nin en büyük ve en çeşitli uydularına sahiptir.
Jüpiter gezegeni bu özelliklerinde dolayı adını en büyük Roma tanrısı olan Jüpiterden alır. Yapısı büyük oranda gazlardan oluştuğundan dolayı 'gaz devi' olarak adlndırılan gezegenler sınıfına girer. Gazların %99'unu Hidrojen ve Helyum oluşturur. Çok az miktarda metan gibi zehirli gazlar da bulunur. Bu gazların oluşturduğu manyetik alan o kadar güçlüdür ki bir insanı öldürmesi saniye bile sürmez.




Jüpiter gezegeni Güneş çevresinde dolanımını 11 yıl, kendi etrafında dolanımını ise 10 saatte tamamlar. Aslında bu konu Jüpiter gezegeninin diğer ilginç yönlerinden biridir. Jüpiter gezegeninin ekvatoru ile kutuplarının dönüş hızları birbirinden farklıdır. Çünkü bahsedildiği gibi Jüpiter gezegeni bir gaz devidir ve katı yüzeyi yoktur. 10 saat olarak belirlenen süre Jüpiter gezegeninin ortalama dönüş hızından hesaplanan süredir.



Jüpiter gezegeni en erken keşfedilen birkaç gezegenden biridir. Üzerinde ilk incelemeler 1610 yılında Galilei tarafından yapılmıştır. Galilei bu araştırmalarında aynı zamanda Jüpiterin 4 uydusunu da keşfetmiştir. Daha sonraki yıllardan bugüne kadar birçok araştırmacı Jüpiterin gaz bileşenleri, ekvator ve kutuplarının dönüş hızları, vs. konularda birçok araştırma yapıp daha kesin veriler elde etmişlerdir.



Jüpiter gezegeni Satürn gibi etrafında çevrili bir halkaya sahiptir. Bu halka mikroskobik boyutlardan meteor büyüklüğüne kadar parçacıklardan oluşur ve genelde su ve amonyak taneciklerini barındırır.



Jüpiter gezegeninin bilinen 63 doğal uydusu vardır. Bunlardan en büyük 4'ü İo, Europa, Ganymette ve Callisto'dur. Bunlar aynı zamanda Galilei'nin keşfettiği dört uydudur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GALAKSİ : SOMBRERO

Sombrero, ismini Meksikalıların geleneksel meşhur şapkasından alıyor. Çubuksuz sarmal sınıfında bir gökada olan Sombrero Messier kataloğunun 104. objesi (M 104) ayrıca NGC 4594 olarak da bilinyor. Bizden yaklaşık 31 ışık yılı (9.55 megaparsek) ötede, Başak takımyıldızı içersinde yer alıyor. 50.000 ışık yılı çapındaki bu galaksi, bizim Samanyolu gökadasının 3’te biri uzunlukta. +9 kadir parlaklığa sahip olan M104 amatör gökbilimciler için teleskopla kolay bir hedef. 11 Mayıs 1781 tarihinde Fransız astronom Pierre Méchain tarafından keşfediliyor. Méchain’in bir mektubunda bahsettiği cismi, J. Bernoulli daha sonra Berliner Astronomisches Jahrbuch’da yayınlıyor. Charles Messier M104 ile beraber 5 cisimi, Messier Kataloğu olarak bilinen listesine eklemek için not almış, fakat 1921’e kadar resmi olarak bu kataloğa eklenmediler. Önemli bir ayrıntı: gökadanın keşfedildiği tarihlerde henüz “gökada” keşfedilmemişti. Yani gökyüzünde bazı cisimleri keşfediyorlardı ancak bunların ne ...

SATÜRN 'ÜN TİTAN UYDUSU

Titan, başka bir gezegenin uydusu olmasına rağmen, Merkür‘e eşdeğer büyüklüğü ve “şu kadarcık uyduda ne işi var” diye düşündüren; azot ve metandan oluşan atmosferi ile benzersiz. Şöyle ki, Güneş Sistemi’nde yer alan gezegenlerin yüzlerce uydusu var ve bunlardan bazıları Titan kadar büyük olmasına rağmen hiçbirinin içinde mevsimler yaşanan, yağmurlar yağan, rüzgarlar esen bir atmosferi yok. Hatta ve hatta, “ne güzel gezegenler” dediğimiz Merkür ve Mars’ın söz etmeye değecek bir atmosferi bile yok. Bu duruma verilebilecek tek bir cevap var; Titan’ın atmosferi sürekli yenileniyor. Yani kaybettiği azot ve metanın yerine sürekli yenileri geliyor. Başka bir deyişle Titan, tıpkı Dünya gibi volkanik açıdan hala aktif, yahut yüzeyinde, atmosferdeki metanı yenileyecek bazı kimyasal, belki de biyolojik tepkimeler gerçekleşiyor. Böyle olunca, -180 derecelik yüzey ısısına sahip bu gezegende metana bağlı bir yaşam olup olmadığı gibi bir soru geliyor akla. Bu arada belirtmek lazım; metan...

ASTEROİD KUŞAĞI NEDİR?

Mars ve Jüpiter gezegenlerinin arasında kalan yerlerde bulunan cisme evinde bulunan bölge asteroid kuşağı (asteroid kemeri) olarak adlandırılır.Ve asteroid kuşağında bulunan cisimler genel olarak planetoid ve asteroid olarak biliniyorlar. Asteroid genişlemesi o kadar fazladır ki, bu uzanan mesafe Dünya'nın Güneş'ten olan uzak bir yerde 2.5 katına denk geliyor. Genişlik bu kadar büyük olunca da içerisinde trilyonlarca asteroid içerdiği söylemek zor olmaz. Bu asteroitler 20 santimetrelik bir kayadan, 1000 kilometre çapındaki cüce bir gezegen kadar değişik boyutlarda olabiliyorlar.Güneş Sistemi'nin oluşum aşamasında Güneş'i çevreleyen toz ve kaya yer çekimi ile birlikte gezegenlere çekildi. Ancak tüm maddeler bir gezegen oluşturulmadı. Onun yerine bu maddeler bir bölgedeeye yukarıdan asteroid kuşağını oluşturdu. Asteroid kuşağı oluşumu ile ilgili farklı teoriler de yok değil. Bazı gökbilimciler kemerin yok olmuş bir gezegenin hedeflerinden birini veya oluşamamış...