Ana içeriğe atla

KARADELİK NEDİR?


Genel görelilik kuramı tarafından varlıkları tahmin edilen karadelikleri diğer gökcisimlerinden ayıran en önemli özellik etraflarında bir olay ufku oluşmasıdır. Karadeliği çevreleyen küresel bir yüzey olan olay ufkunun üzerinde kurtulma hızı ışık hızına eşittir. Olay ufkunun içinde ise kurtulma hızı ışık hızından daha büyüktür. Görelilik kuramına göre, kütleli ya da kütlesiz herhangi bir cismin ışıktan daha hızlı hareket etmesi mümkün olmadığı için bir kez olay ufkunu geçip karadeliğe düşen herhangi bir cisim bir daha karadeliğin çekiminden kurtulup dışarıya çıkamaz. Dolayısıyla bir karadelik kendi ışığı ile doğrudan gözlemlenemez. Fakat bu bir karadeliğin özellikleri hakkında hiçbir bilgi edinemeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. Karadeliğin olay ufkunun dışında kalan yerlerde sebep olduğu değişikliklere bakarak kütle, açısal momentum ve elektrik yükü gibi özelliklerini belirlemek mümkün.
Karadelikler hayli basit nesnelerdir. Elektrik yükleri, kütleleri ve açısal momentumları bilindiği zaman tüm özellikleri belirlenebilir. Karadelikler çoğunlukla yüksüz nesnelerin çökmesi ile oluşacağından, karadeliğin toplam elektrik yükünün sıfır olması beklenir. Dolayısıyla elektriksel olarak yüksüz bir karadeliği kütlesi ve açısal momentum büyüklüğü tanımlar. Çok sayıda parçacık içeren sistemlerin, örneğin yıldızların ve gezegenlerin fiziksel durumunu ifade etmenin hatta belirlemenin zorluğu ile karşılaştırıldığında karadeliklerin tüm fiziksel özelliklerinin sadece üç sayı bilinerek hesaplanabilmesi fizikçi J. A. Wheeler tarafından “karadeliklerin saçı yoktur” biçiminde ifade edilmiştir. Olay ufku kusursuz bir küresel yüzey olduğu için bu ifade gayet uygundur. Karadeliklerin, özelliklerinin birkaç sayı ile ifade edilebilmesi bakımdan, temel parçacıklara benzediği de söylenebilir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

GALAKSİ : SOMBRERO

Sombrero, ismini Meksikalıların geleneksel meşhur şapkasından alıyor. Çubuksuz sarmal sınıfında bir gökada olan Sombrero Messier kataloğunun 104. objesi (M 104) ayrıca NGC 4594 olarak da bilinyor. Bizden yaklaşık 31 ışık yılı (9.55 megaparsek) ötede, Başak takımyıldızı içersinde yer alıyor. 50.000 ışık yılı çapındaki bu galaksi, bizim Samanyolu gökadasının 3’te biri uzunlukta. +9 kadir parlaklığa sahip olan M104 amatör gökbilimciler için teleskopla kolay bir hedef. 11 Mayıs 1781 tarihinde Fransız astronom Pierre Méchain tarafından keşfediliyor. Méchain’in bir mektubunda bahsettiği cismi, J. Bernoulli daha sonra Berliner Astronomisches Jahrbuch’da yayınlıyor. Charles Messier M104 ile beraber 5 cisimi, Messier Kataloğu olarak bilinen listesine eklemek için not almış, fakat 1921’e kadar resmi olarak bu kataloğa eklenmediler. Önemli bir ayrıntı: gökadanın keşfedildiği tarihlerde henüz “gökada” keşfedilmemişti. Yani gökyüzünde bazı cisimleri keşfediyorlardı ancak bunların ne ...

SATÜRN 'ÜN TİTAN UYDUSU

Titan, başka bir gezegenin uydusu olmasına rağmen, Merkür‘e eşdeğer büyüklüğü ve “şu kadarcık uyduda ne işi var” diye düşündüren; azot ve metandan oluşan atmosferi ile benzersiz. Şöyle ki, Güneş Sistemi’nde yer alan gezegenlerin yüzlerce uydusu var ve bunlardan bazıları Titan kadar büyük olmasına rağmen hiçbirinin içinde mevsimler yaşanan, yağmurlar yağan, rüzgarlar esen bir atmosferi yok. Hatta ve hatta, “ne güzel gezegenler” dediğimiz Merkür ve Mars’ın söz etmeye değecek bir atmosferi bile yok. Bu duruma verilebilecek tek bir cevap var; Titan’ın atmosferi sürekli yenileniyor. Yani kaybettiği azot ve metanın yerine sürekli yenileri geliyor. Başka bir deyişle Titan, tıpkı Dünya gibi volkanik açıdan hala aktif, yahut yüzeyinde, atmosferdeki metanı yenileyecek bazı kimyasal, belki de biyolojik tepkimeler gerçekleşiyor. Böyle olunca, -180 derecelik yüzey ısısına sahip bu gezegende metana bağlı bir yaşam olup olmadığı gibi bir soru geliyor akla. Bu arada belirtmek lazım; metan...

ASTEROİD KUŞAĞI NEDİR?

Mars ve Jüpiter gezegenlerinin arasında kalan yerlerde bulunan cisme evinde bulunan bölge asteroid kuşağı (asteroid kemeri) olarak adlandırılır.Ve asteroid kuşağında bulunan cisimler genel olarak planetoid ve asteroid olarak biliniyorlar. Asteroid genişlemesi o kadar fazladır ki, bu uzanan mesafe Dünya'nın Güneş'ten olan uzak bir yerde 2.5 katına denk geliyor. Genişlik bu kadar büyük olunca da içerisinde trilyonlarca asteroid içerdiği söylemek zor olmaz. Bu asteroitler 20 santimetrelik bir kayadan, 1000 kilometre çapındaki cüce bir gezegen kadar değişik boyutlarda olabiliyorlar.Güneş Sistemi'nin oluşum aşamasında Güneş'i çevreleyen toz ve kaya yer çekimi ile birlikte gezegenlere çekildi. Ancak tüm maddeler bir gezegen oluşturulmadı. Onun yerine bu maddeler bir bölgedeeye yukarıdan asteroid kuşağını oluşturdu. Asteroid kuşağı oluşumu ile ilgili farklı teoriler de yok değil. Bazı gökbilimciler kemerin yok olmuş bir gezegenin hedeflerinden birini veya oluşamamış...